Henüz 16 yaşındayken Londra’daki Tate Gallery’de gördüğü Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in “The Kiss (Öpücük)” heykeliyle karşılaştıktan sonra tutkusu başlayan koleksiyoner ve iş insanı Erbil Arkın, Rodin koleksiyonuna “The Secret”i ekledi.

The Arkin Rodin Collection Gallery’de sergilenen 31 eser arasında Rodin’in “Age of Bronze”, “Eve”, “Vase of the Titans”, “I Am Beautiful”, “Eternal Spring” ve “Eternal Idol” gibi çarpıcı örnekleri görülebiliyor. Küratörlüğünü Oya Silberry’nin üstlendiği sergide ayrıca Rodin’in başyapıtlarından “Cehennemin Kapıları” için tasarlanmış ve sonradan bağımsız olarak ele alınmış parçalar da yer alıyor.

Arkın, 31 eserden oluşan Rodin koleksiyonunu, tutkusunu, kurduğu Arkin Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) ile KKTC’ye yapmak istediği dev “Asil Köylü” heykelini AA muhabirine anlattı. Arkın, bugün 75 yaşında olduğunu ancak Rodin sevgisinin 16 yaşındayken başladığını belirterek, “Aslında adamın ruhu o kadar kuvvetli ki çok kolay iletişim kurabilirsiniz (eserlerine) baktıktan sonra” dedi.

“Kiss heykeli anında vurdu beni”

Sanata olan merakına değinen Arkın, öğrenciyken çizime ilgi duyduğunu dile getirerek, şunları aktardı:

“Okuldayken çizim kabiliyetim vardı. Kabiliyetten dolayı çizimi çok seviyordum. Bir öğretmenim de bana ve bir-iki arkadaşıma çizim sevgisini aşıladı. Hafta sonları müzeleri geziyorduk o yaşta. Rodin’in ismini duymuştum ama laf ola… Tate Gallery’ye gittik, hatırladığım kadarıyla bir cumartesi günü. Orada monumental yani dev mermerden yapılmış ‘Kiss (Öpücük)” heykelini gördüm. Anında vurdu beni. Adamın ruhu, kabiliyeti taşa işlenmiş. Taşta insanın tenini gösteren bir heykel. Vuruldum orada. Eve döndüm. O günlerde televizyon İngiltere’de iki kanaldı. İnternet, telefon gibi şeyler yok. Kütüphanelere gitmeye başladım, Rodin’i araştırmak için. Bir iki müzede bir-iki parça vardı. Kitaplardan ona olan tutkum büyüdü. Adamın kabiliyeti çok belliydi. Hayatını okumaya başladım.”

Arkın, üniversitede sanat bölümünde okuduğunu söyleyerek, koleksiyonundaki ilk Rodin heykeline ilişkin, “En sonunda şans yüzüme güldü. Fakir, burslu okuyan bir köylü çocuk. İmkanlar oluştu. Tahminim 20 sene önce bir sanat galerisinin yanından geçerken heykel gördüm. Rodin değildi, Rodin’le ilgili heykel değildi. Beğendim, galeriye girdim korkarak. Orada galerinin sahibi, ‘Buyurun bakın. Benim görevim size mal satmak.’ dedi. Gezdikten sonra bir heykeli aldım. O hala evimde ama çıkarken küçücük heykel gördüm. Anında vuruldum. ‘Bu Rodin değil mi?’ dedim. ‘Evet, Rodin. Satın almak istersen satarım ama bu senin ruhuna hitap etmiyorsa yarın müzayedeye gideceğim. Müzayedeye gel ve benim yanımda otur istersen, senin namına parmak kaldırırım.’ dedi. Alabileceğime inandı. Gittik ve orada ilk heykelimi gördüm, bayıldım. ‘Parmak kaldırayım mı?’ dedi. ‘Evet.’ dedim. Heykel benim oldu.” diye konuştu.

Koleksiyonundaki ilk Rodin eseri “Head of Lust”ı aldıktan sonra müthiş mutlu olduğunu söyleyen Arkın, “Ondan sonra fark ettim, bir tane alırsam iki tane de alabilirim. Böyle başladı.” ifadesini kullandı.Erbil Arkın, Rodin’in yapmadığı ancak Rodin ile ya da Rodin için çalışan sanatçıların, heykeltıraşların eserlerini de koleksiyonu kapsamında topladığını anlattı. Seçkinin başka şehirlerde de sergilenebileceğini kaydeden Arkın, 2022’de Antalya’da 3 ay süren koleksiyon sergisinin müthiş olduğunu dile getirdi.

“Sanata yaptığım yatırımın çatısı su akıtmıyor”

Arkın, sanatçının her eserini almadığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Rodin de ekmek parasını kazanmak isterdi. Zaman içerisinde sosyetede çok popüler oldu. Zengin hanımlar gelir, ‘Benim büstümü yapar mısın?’ derdi. Yapardı para için. Devlet sipariş verirdi, yapardı. Ben Rodin’in empresyonist tarafını çok sevdiğim için benim koleksiyonum o tarafa doğrudur. Yani mesela matmazel bir kişinin büstü olduğunda almıyorum. Bazen tenkit alıyorum, ‘Her şeyi toplamanız gerekiyor.’ diyorlar ama almıyorum. O Rodin’in ticari tarafı. Her heykeltıraş, ‘Eve ekmek parası getireyim.’ diye yapıyor.”

Koleksiyona eklediği “The Secret” adlı son esere de değinen Arkın, “Çok sevdim ve fiyatı tamamdı. Artık çok zeki davranıyorum. İngiltere’de Sotheby’s’den aldım. 31 heykel ve 20 seneden sonra artık iyi fiyatla iyi eserler çıkınca alıyorum, yani daha seçiciyim.” değerlendirmesinde bulundu.

Erbil Arkın, koleksiyondaki eserlerin yüzde 95’inin Sotheby’s ya da Christie’s’den alındığını vurgulayarak, “Sotheby’s, Christie’s derken sadece Londra değil, New York, Paris de dahil, kendim gider alırım.” dedi.

Kendisi için en özel eserin “Meditation” ve “Eve” olduğunu kaydeden Arkın, “Hep söylüyorum. Ruh konuşuyor. Lisan ruhtur. Fransız kültürünü beğendiğimden değil, hatta gıcık kapıyorum bazen. Açıkça söylüyorum, burunları havada ama Rodin’in ruhu bana yeter.” görüşlerini aktardı. Arkın, turistlerin de sergiyi ziyarete geldiğini dile getirerek, “Hiç para almıyoruz. ‘Buyurun, gezin.’ diyoruz. Seven gelsin, baksın görsün. Herkese söylüyoruz. Sevenler, isteyenler de geliyor.” diye konuştu.

Parasını sanat eserlerine yatırdığı için zaman zaman eleştirildiğine dikkati çeken Arkın, şunları söyledi:

“Adamlar diyor ki, ‘Parayı bunlara niye yatırıyorsunuz?’ Ben de onlara, ‘Siz parayı nereye yatırıyorsunuz, eve, toprağa mı yatırıyorsunuz?’ dedim. Ben de buraya yatırıyorum ama benim yatırımımın çatısı su akıtmıyor. İçinde çıkmayan kiracı yok. Belediye vergisi de yok. Sattığım zaman da sizin sattığınız daireden 5 misli fazlaya satıyorum. Onun için iş adamı tarafım da tutuyor. Ama satamıyorum tabii, o başka. Tek bir kez sattım. Bire aldığımı kaça satabilirim, göreyim dedim. 5 misline sattım.”

“Bizde de bir sanat üniversitesi olsun istedim”

KKTC’ye yapmayı planladığı “Asil Köylü” adlı heykelin hikayesine de değinen Arkın, Brezilya ziyaretinde dev boydaki İsa heykelinden (Christ the Redeemer) çok etkilendiğini kaydederek, “Müthiş bir yerde, dağın tepesinde. Binlerce turist, çevreye çok gelir getiren güzel bir heykel ama olağanüstü bir heykel mi? Değil. Boyu, genişliği çok önemli. Orayı gezerken, inşaat da yaptığımız için okudum, baktım; bu heykel beton ve demirden yapılmış. Özel bir yapımı yok. 1920’lerde Brezilya’nın imkanlarına göre yapılmış. İçime bir şey doğdu; bunlar yapabiliyorsa biz neden yapmayalım? Kıbrıs’a döndüğümde, ‘Ben bir heykel yapsam nasıl olur?’ diye düşündüm.” şeklinde konuştu.

Arkın, yaşarken tamamlamak istediği eserde politika, din, ırk gibi belirgin özellikler istemediğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benim için önemli olan köylüm, insanım. Onun için köylüyü, çiftçiyi yapalım diye karar verdim. Onları onore ettim. Arucad’a bir yarışma açmalarını söyledim. Köylüyü gösteren bir heykel ama dev boy olacak. Ben sanırım 35 metre limit koydum. 42 metre çıktı en son. 30 ülkeden yarışmaya girdiler. Altıya düşürdük elemede. İngiltere ve Kıbrıs’ta da sergilendi. En sonunda bir heykeltıraşın üzerinde karar verdik. Lotta Blokker, Hollandalı bir hanım. Onun heykelini seçtik. Benim köylüm, bir dizi yerde, yere çökmüş, bir nevi dua ediyor toprağa. Çok güzel, onurlu bir şey. Ayağa kalksa 60 metre olacak.”

Arucad’a da değinen Arkın, KKTC’de bir eksiklik hissettiğini söyleyerek, “1974’ten sonra Kıbrıslı Türk olarak serbest kaldık. Ben burada yoktum, İngiltere’de yaşıyordum ama Kıbrıslı Türkler bu baskı altından çıktı. Ticaret yapabildiler. Kendi limanları vardı, iş yapabildiler. İmkan yaratıldı, bir refah geldi, para kazanmaya başladılar. Para kazandıktan sonra, ‘Ev, villa, havuzlu bir ev yapayım.’ gibi bir ruh halimiz oldu. Başka ülkelerde müzelere, sanata doğal tutku var. Ruslara, Fransızlara bakın. ‘Bir eksiklik var.’ dedim ve bunu yapmak istedim ülkeme. Bizde de bir sanat üniversitesi olsun istedim. Önce üniversite değildi, sanat okulu açmak istedim ama herkes bana, anne babaların çocuğunu göndermeyeceğini söyledi. Mecbur olduk, üniversite yaptık. Vakıf üniversitesi, kar amacı gütmüyor. Kıbrıs üniversite ülkesi ama kar amaçlıdırlar. Ben böyle istemedim. ‘Kar amaçlı çalışmayacağız.’ dedim. Kendi kendine yetecek kadar benden her sene destek alıyor, ta ki kendi ayakları üzerinde dursun ve devam etsin. 2 bin talebe limitli olacak tahmin ediyorum. Bu çok önemli, portfolyo ile bize kayıt olabilirler.” dedi.